Moda tasarımcısı Neil Barrett’in renge çok özel bir yaklaşımı var. Bir koleksiyondan diğerine, bir takım elbiseleri benzer tonda boyar. “15 yıl öncesinden bir şeyler alabilirsin, ve her zaman en son parçalarımla eşleşecekler” diyor. Milan dairesinde tonlar benzer şekilde incelenmiştir. Az Daha her şey içinde beyaz veya kahverengi tonlarında, hatta yemek ve oturma odası duvarlarında, ilk olarak siyah görünmelerine rağmen. “Kontrast fikrini sevdim” diyor bichromatic şema. “Yaptığım her şey oldukça grafik.”
Daire, Milano Katedrali’ne sadece 10 dakikalık yürüme mesafesinde ve antik bir Roma arenasının kalıntılarına yakındır. “Bölgede çok artı tarih var ve binalar çarpıcı.” Diyor. Mahallede ayrıca allah vergisi bir kalabalık şehvetli vardır. Eşi ve meslek ortağı Carlo Barone Lumaga, bütün lokal esnafı isimlerine tarafından tanıyor; birçoğu yıllardır orada. Lumaga güne sık sık kruvasan ve kendisi için espresso ve Barrett için crostatine aldığı efsanevi Marchesi pastane mağazasına bir gezi ile başlar.
Salonun bölümü özeldir, tablo R&Y Augousti’ye aittir.Stephan Julliard
Yaklaşık Olarak yirmi yıl önce Capri’de tanışan çift için, dairenin en büyük çekimleri devasa terası ve 19. asır mimarisinin cazibesiydi. Binanın kemerli antre yolundan eski moda asansöre dek otantik bir Milano lezzetine sahiptir. “Yurtdışında yaşayacaksanız,” diyor Barrett, “kabul ettiğiniz ülkenizde yüzde 100 hissetmelisiniz.”
Güneybatı İngiltere ’de askeri bir terzilik ailesinde dünyaya gelen Barrett, 1990’ların başında İtalya, Londra Kraliyet Sanat Kolejinden mezun olduktan kısa bir vakit sonradan Gucci’de erkek giyim tasarımcılığına atandı. Gucci’de birkaç yıl geçirdikten daha sonra, markanın erkek giyim hattına başlatmak için Prada’ya geçti. 1999’da Brad Pitt, Orlando Bloom ve Angelina Jolie gibi hayranları kendine çeken kendi erkek ve hanımefendi giyim hattını kurmaya başladı. Bugün, Neil Barrett etiketi dünya çapında ve Londra, İsviçre ve Milano’daki merkez bürolarında bulunan 23 egemen mağazayı sayar. İkincisi, şık Dimore Studio tasarımlı Ceresio 7 lokanta ile benzer kompleksin içinde, çok eskiden İtalyan elektrik panosu kadar işletilen bir okulu barındıran, hafif su basmış bir binada.
yine de dairenin içinde dobra dobra karanlık ve atmosferik.
O ve Lumaga, düzende fazla sayıda değişim yaptı. Mutfağın büyüklüğünü azaltarak, oturma odasını genişletebildiler. Ayrıca ekstra bir banyo eklediler ve ev jimnastik salonu olarak da kullanılan yeni ve geniş bir giyinme odası yarattılar. “Dünyanın neresinde olursam olalım,” diyor Barrett, “Sabahları saat yedi civarında kalkarım ve çalışırım.”
“Bu fikrini sevdim kontrast. Yaptığım her şey oldukça grafik. ”
Misafir odasının başlığı antika İtalyan dolap panellerinden yapılmıştır. İngiliz sandalye bir aile yadigarı ve antika portre Hollandalı. Stephan Julliard
İç mekanda ton çeşitliliğinde eksiklik olabilir, şüphesiz varlıklı dokularda oluşur. Mutfak zemini sac kaplıdır, yataklar keçi kılından atmalarla süslenir ve Barrett’ın uzun zamandır çalışan arkadaşları, tasarımcıları Ria ve Yiouri Augousti’nin yılan balığı vazoları ve tüyleri açık renklerle kaplanmış tabureleri de taşıyan öyle çok dokunsal eşya vardır. Dekor bununla beraber fotoğrafçılığın (bilhassa insan vücudunun görüntüleri) cazibesini ve doğal dünyaya olan sevgisini de vurguluyor.
“Onlar aralıksız ilham verebilecek en güzel 3D eserler.”
Birkaç aile yadigarı da Victoria maun yemek yemek masası da dahil edinmek üzere daireye girmiştir. Nitekim, İtalya’da takriben 30 sene geçtikten daha sonra, Barrett bundan böyle orada ikametgahı olmasa da Londra’daki evi kabul ediyor. “İngiliz olduğunuzda, tekrar tekrar bunu hissediyorsunuz” diyor. Ara Sıra geri dönmeyi düşündü, fakat moda koleksiyonları için bağlı olduğu üst düzey bez üreticilerine yakın yaşamayı özleyeceğini söylüyor. Başka bir manâlı faktörden bahsetmiyorum bile – İtalyan hava!
Pascal Chevallier
Bu öykü, ELLE Decor’un Eylül 2019 sayısında yayınlandı. ABONE
. sizlere bilgiyumagi.com farkıyla sunulmuştur